Karsılıklı okumaya “Mukabele” adı verilir. Bugün de camilerimizde ve evlerimizde okunan “Mukabeleler”, işte Peygamberimizin Cebrail’e karşılıklı Kuran okuyuşlarının birer hatırlanışıdır. (islami sohbet)
Yeni ayetler indikçe, Hz. Muhammed (S.A.V.), bu ayetlerin nereye yerleştirileceğini söylüyor ve böylece Kuran:’m düzenlenişi de mümkün oluyordu. Bir yandan yazılan ve bir yandan da ezberlenen kuran, hiçbir bozulmaya uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Kuran’ı ezberlemek yalnızca Peygamberimizin dönemine özgü bir olay değildir. Her yüzyılda binlerce ve hatta yüzbinier-ce kişi Kuranı ezberlemiş, yani “hafız’’ olmuştur. Bugün de bütün dünyada yüzbinlerce kuran hafızı vardır.
Kuran ın toplanması
Hz. Muhammed hayattayken ezberlenen ve belirli bir düzen içinde yazılan Kuran ayetleri, Mushaf adı verilen iki kapak arasında, yani bugünkü kitap şeklinde bir araya getirilmemişti , çünkü, Peygamberimiz hayatta olduğu sürece kendisine ayetler indi. Bir yandan ayetler inerken, elbette ki Kuran’a son şekli verilemezdi. Ama onun vefatından sonra durum değişti. Hz. Ebubekir’in halifeliğinin daha ilk yılında dinden dönme ve irtica olayları kendini gösterdi. Devlet, bunların üzerine asker göndermek zorunda kaldı ve Yemame’deki çatışmalarda çok sayıda hafız şehit düştü. Bu durum Hz. Ömer’in dikkatini çekti. Hz. Ebubekir ile durumu görüştü ve endişelerini dile getirerek Kuran’ın bir araya toplanmasının zorunluluğuna dikkat çekti.
Peygamberimizin vahiy kâtiplerinden Zeyd b. sâbit çağrılarak genç ve yıpranmamış zekâsından, vahiy kâtibi olarak Kuran üzerinde elde ettiği ihtisastan dolayı, Ku-ran’ı bir araya toplama görevini kendisinin yapmasını istediler.
Zeyd b. Sâbit’in Kuran’ı toplama çalışması oldukça-ilginç bir metot dahilinde gerçekleşmiştir, çalışma, bütün ashabın kontrolü altında, eldeki tüm yazılı metihlerden yararlanılacak biçimde sürdürülmüştür